8 Ocak 2016 Cuma

08.01.2003 Türk Hava Yolları Diyarbakır Kazasının Astrolojik Analizi



Her şeyden önce amacımın sizlere korku salmak olmadığını bildirmek isterim. Bu yazı dizimdeki amaç, havacılık kazalarındaki gezegen hareketleri ve astrolojik yorumların gelecekte olası tatsız kazalara meydan vermemek adına belirli bir istatistik düzleminde bizlere ışık tutmasıdır. Söz konusu kazada hayatını kaybetmiş yolcu ve uçuş ekibinin yakınlarına gecikmiş te olsa başsağlığı diliyorum.
8 Ocak 2003 günü Türkiye saati ile 18:35’te Atatürk Havalimanından ayrılan TK-634 sefer sayılı TC-THG / Konya tescilli British Aerospace Avro 145 RJ-100 tipi yolcu uçağı, hedef alan Diyarbakır’a yaklaşma sırasında içerisinde bulunan 75’i yolcu, 5’i uçuş ekibi olmak üzere toplam 80 kişiyle kazaya uğradı. Olumsuz hava şartları ve sisin neden olduğu olaydan sonra, her havacılık kazasında olduğu gibi spekülasyonlar ve kara kutu analizleri yapıldı. Kaza, Türkiye topraklarında gerçekleşen ve tek uçakla en çok can kaybının yaşandığı ikinci vakadır. Kazanın astrolojik analizini hazırlamadan önce, çeşitli kurumlar tarafından hazırlanmış raporları ve videoları izledim. Ulaşabildiğim haber kaynaklarından kaza sonrası oluşan tatsız trajediler ve düzeltici önleyici faaliyetlerin niteliklerini de araştırdım. Türk havacılık tarihinde gerçekleşen tüm kazalarda olduğu gibi insanlar hayatlarını kaybetmekle kalmışlar demekten öteye geçemiyoruz.


Bu kurban edilmişliğin göstergelerini de kazanın olduğu anda çıkarttığım astrolojik haritada görmek mümkün oluyor.


Kaza tarihi şu an size bu yazıyı hazırladığım dakikalardan tam olarak 13 yıl öncedir. Güneş haliyle Oğlak burcunda, Retro (!) hareketteki Merkür ile 7 derecelik bir kavuşum mesafesinde. Olayın yükselen burcu Başak ve sanki bu kurban psikolojisini destekler gibi Ay da Balık burcunda ilerliyor. Üstelik ay yine anaretik bir derecede bulunuyor ancak yine de hakkını yememek lazım ki ilk dördün fazında bulunan bir aydan söz edebiliyoruz. Mars’a partil üçgen açıda bulunan bu ay, ciddi anlamda bir zarar ihtimalini ilk aşamada göz önüne seriyor. İster pilotaj hatası, ister kontrol kulesinin yanlış yönlendirmesi, isterse uçağın arızalı olma ihtimali olsun, bu kaza haritası çok önemli riskler barındırıyor. Toplumu derinden sarsabilecek bir üzüntüyü de bu ay-mars karesi yeterince gösteriyor.

Daha önceki analizimde de üzerinde durduğum Uranüs’ün, ASC aksına yakın bir derecede karşıt durumda bulunması akıbetin karanlık olabileceğini müjdeliyor. Haritada önemli karşıtlıklar mevcut. Örneğin 6.-12.evler aksında Neptün-Jüpiter karşıtlığı, çalışma koşullarında beklenmeyen bir anlaşılmazlığın devreye girdiğini gösteriyor. İstanbul’dan kalkış anından itibaren hava durumu bilgisine sahip pilotların, iniş gerçekleştirememe olasılığı ile başka meydana yönlendirilmeleri durumunda 500 litrelik ek yakıt almaları bile son derece temkinli başlayıp son anda meydana gelen bir belirsizlik durumuna kurban gitmelerini çok iyi açıklıyor. Bu belirsizlik 100 metre görüş mesafesini bile kısıtlayan ani bir sis perdesi olduğunu kaza raporlarında görebiliyoruz. Yoğun sis Neptün etkisinden başka bir şekilde açıklanamazdı. Kendinden emin, alt yapısı hazırlanmış ve tüm prosedürleri tamamlanmış bir uçuş olduğunu haritanın yükselen burcundan görebiliyoruz. Başak burcu teması haritanın birinci evini, yani kimliğini göstermesi dışında haritanın sentez burcu olması da ayrı bir detay…ancak ne yazık ki yükselen burcun yönetici gezegeni Merkür, Retro harekette ve güneşe 7 derecelik bir yaklaşımda bulunuyor. Üstelik haritanın 5.evinde…yani risk faktörlerinin en bariz şekilde tanımlandığı alanda geri harekette bulunuyor. Üstelik ASC noktasını 137 derecelik bir konumla görüyor. Temkinli bir uçuş ancak risk faktörlerini tam da göz önünde bulundurmamış olabilirler. Riskli bir uçuş olacağı aslında biliniyormuş bile diyebiliriz. Üstelik Şiron da burada güneşe 7 derecelik yaklaşımda bulunuyor. Bu da risklerden yara alınabileceği yönünde bir uyarıya sahip olunduğunu gösteriyor. Haritanın en vurucu olumsuzluğu ise, güneşin bulunduğu evin dispozitörünün, yani Satürn’ün büyük kötücül gezegen Plüton’a karşıt açıda bulunması. İkizler-Yay aksında bulunan bu olumsuz görünüm 10.ve 4.evler arasında bulunuyor. İkizler burcunda bulunan bir Satürn bize haberleşme ve uçuş seyri sırasında bilgi akışını kısıtlayan birtakım sorunların olabildiğini ve bunun yıkıcı sonuçlara neden olabileceğini işaret ediyor. Kuzey ay düğümü ve tepe noktalarının kavuşumda olması zengin haberleşme sayesinde hedefin doğru istikamete gideceğini belirtiyor. Oysa güney ay düğümü Venüs ve Plüton’un bulunduğu 4.ev tarafında sırasıyla karşıt açı halinde bulunuyorlar. Bu tip bir kaza riskinin daha önce de defalarca tekrarlandığını görüyoruz. Nitekim Nato’dan ulaştırma bakanlığı tarafından özel izinle ortak kullanım hakkı alınan Diyarbakır Askeri Havalimanının, ILS gibi gelişmiş havacılık haberleşme sistemlerinden yoksun olduğu ve aslında iniş prosedürünün sisin de etkisiyle tam bir kör uçuşa neden olup talihsiz kazanın gerçekleşmesinde rol oynadığını öğreniyoruz. İniş sırasında yeterli donanım ve güvene sahip olamayan pilotların da kısa bir kararsızlık hali yaşamalarını kara kutulardaki detaylı telsiz konuşmalarından anlıyoruz. Üstelik kule görevlileri de haddinden fazla lakayıtlar. Diyarbakır kontrol kulesi ve kokpit arasındaki konuşmalarda çocuk sesi duyuluyor. Ciddi bir havacılık kontrol odasında personel dışında birilerinin bulunmaması gerekirdi.

Havacılık fenomenlerinin birincil gezegeni Uranüs’ün hem Mars, hem de Satürn ile üçgen açı halinde bulunması, bilgelikle inat arasında bocalayan pilotların asla risk almaya fırsat bırakmayan çok kritik bir duruma gelebileceklerini işaret ediyor. Uranüs haritanın hizmet alanında. Endişe ve mücadele kavramlarının hakemi gibi her iki tarafa da hükmediyor durumda.

Kazanın oluş nedeni hakkında bir de 4.harmonik haritasına bakmakta yarar görüyorum. Durum haritasının 4.harmoniği bize temel çatışma alanını verebilecektir.


Kaza haritasının 4.harmoniğinde görüldüğü üzere 12.evdeki Uranüs tüm olayı domine etmektedir. Mars ile karşıt açısı yanında, Satürn ve Plüton ile de üçgen açılara sahiptir. 4.Harmonik haritada çatışma alanını belirleyen Satürn açılarına baktığımızda öngörülmeyen bir sorunun kazaya neden olabileceğini ve bunun ölümle sonuçlanacağını söyleyebiliriz. Kaza sırasındaki patlama sonrasında çıkan yangının büyüklüğü de Plüton ve Jüpiter’in arasındaki üçgen açıyla tanımlanabilir.
Bu ikinci havacılık kazası analiziyle de gördük ki Uranüs, kötücül gezegenlerle yaptığı açılar, konum ve nitelik itibarıyla büyük rol oynayabilen bir gezegen ve riskli açıları muntazam olarak takip edilmelidir.

Hedefim, tarihimize mal olmuş bu tatsız havacılık kazalarındaki gezegen görünümlerini belirli bir istatistiksel kurama oturtmak ve transit hareketlerinin getireceği riskleri göz önüne sunabilmek. 

Oytun Işlar


Yukardaki videoda TC-THG tescilli Konya uçağının Airex 2000 yılı fuarında çekilmiş görüntülerini izleyebilirsiniz. Uçak 1993 yılında THY envanterine katılmış olup, kazaya uğradığı sırada 9 yaşındaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder