Her şeyden
önce amacımın sizlere korku salmak olmadığını bildirmek isterim. Bu yazı
dizimdeki amaç, havacılık kazalarındaki gezegen hareketleri ve astrolojik
yorumların gelecekte olası tatsız kazalara meydan vermemek adına belirli bir
istatistik düzleminde bizlere ışık tutmasıdır. Söz konusu kazada hayatını
kaybetmiş yolcu ve uçuş ekibinin yakınlarına gecikmiş te olsa başsağlığı
diliyorum.
8 Ocak 2003
günü Türkiye saati ile 18:35’te Atatürk Havalimanından ayrılan TK-634 sefer
sayılı TC-THG / Konya tescilli British Aerospace Avro 145 RJ-100 tipi yolcu
uçağı, hedef alan Diyarbakır’a yaklaşma sırasında içerisinde bulunan 75’i
yolcu, 5’i uçuş ekibi olmak üzere toplam 80 kişiyle kazaya uğradı. Olumsuz hava
şartları ve sisin neden olduğu olaydan sonra, her havacılık kazasında olduğu
gibi spekülasyonlar ve kara kutu analizleri yapıldı. Kaza, Türkiye
topraklarında gerçekleşen ve tek uçakla en çok can kaybının yaşandığı ikinci
vakadır. Kazanın astrolojik analizini hazırlamadan önce, çeşitli kurumlar
tarafından hazırlanmış raporları ve videoları izledim. Ulaşabildiğim haber
kaynaklarından kaza sonrası oluşan tatsız trajediler ve düzeltici önleyici
faaliyetlerin niteliklerini de araştırdım. Türk havacılık tarihinde gerçekleşen
tüm kazalarda olduğu gibi insanlar hayatlarını kaybetmekle kalmışlar demekten
öteye geçemiyoruz.
Bu kurban edilmişliğin göstergelerini de kazanın olduğu anda
çıkarttığım astrolojik haritada görmek mümkün oluyor.
Kaza tarihi
şu an size bu yazıyı hazırladığım dakikalardan tam olarak 13 yıl öncedir. Güneş
haliyle Oğlak burcunda, Retro (!) hareketteki Merkür ile 7 derecelik bir kavuşum
mesafesinde. Olayın yükselen burcu Başak ve sanki bu kurban psikolojisini destekler
gibi Ay da Balık burcunda ilerliyor. Üstelik ay yine anaretik bir derecede
bulunuyor ancak yine de hakkını yememek lazım ki ilk dördün fazında bulunan bir
aydan söz edebiliyoruz. Mars’a partil üçgen açıda bulunan bu ay, ciddi anlamda
bir zarar ihtimalini ilk aşamada göz önüne seriyor. İster pilotaj hatası, ister
kontrol kulesinin yanlış yönlendirmesi, isterse uçağın arızalı olma ihtimali
olsun, bu kaza haritası çok önemli riskler barındırıyor. Toplumu derinden sarsabilecek bir üzüntüyü de bu ay-mars karesi yeterince gösteriyor.
Daha önceki
analizimde de üzerinde durduğum Uranüs’ün, ASC aksına yakın bir derecede karşıt
durumda bulunması akıbetin karanlık olabileceğini müjdeliyor. Haritada önemli
karşıtlıklar mevcut. Örneğin 6.-12.evler aksında Neptün-Jüpiter karşıtlığı,
çalışma koşullarında beklenmeyen bir anlaşılmazlığın devreye girdiğini
gösteriyor. İstanbul’dan kalkış anından itibaren hava durumu bilgisine sahip
pilotların, iniş gerçekleştirememe olasılığı ile başka meydana
yönlendirilmeleri durumunda 500 litrelik ek yakıt almaları bile son derece
temkinli başlayıp son anda meydana gelen bir belirsizlik durumuna kurban
gitmelerini çok iyi açıklıyor. Bu belirsizlik 100 metre görüş mesafesini bile
kısıtlayan ani bir sis perdesi olduğunu kaza raporlarında görebiliyoruz. Yoğun sis Neptün etkisinden başka bir şekilde açıklanamazdı. Kendinden emin, alt yapısı hazırlanmış ve tüm prosedürleri tamamlanmış bir uçuş
olduğunu haritanın yükselen burcundan görebiliyoruz. Başak burcu teması
haritanın birinci evini, yani kimliğini göstermesi dışında haritanın sentez
burcu olması da ayrı bir detay…ancak ne yazık ki yükselen burcun yönetici
gezegeni Merkür, Retro harekette ve güneşe 7 derecelik bir yaklaşımda bulunuyor.
Üstelik haritanın 5.evinde…yani risk faktörlerinin en bariz şekilde
tanımlandığı alanda geri harekette bulunuyor. Üstelik ASC noktasını 137 derecelik bir konumla
görüyor. Temkinli bir uçuş ancak risk faktörlerini tam da göz önünde
bulundurmamış olabilirler. Riskli bir uçuş olacağı aslında biliniyormuş bile
diyebiliriz. Üstelik Şiron da burada güneşe 7 derecelik yaklaşımda bulunuyor.
Bu da risklerden yara alınabileceği yönünde bir uyarıya sahip olunduğunu
gösteriyor. Haritanın en vurucu olumsuzluğu ise, güneşin bulunduğu evin
dispozitörünün, yani Satürn’ün büyük kötücül gezegen Plüton’a karşıt açıda
bulunması. İkizler-Yay aksında bulunan bu olumsuz görünüm 10.ve 4.evler
arasında bulunuyor. İkizler burcunda bulunan bir Satürn bize haberleşme ve uçuş
seyri sırasında bilgi akışını kısıtlayan birtakım sorunların olabildiğini ve
bunun yıkıcı sonuçlara neden olabileceğini işaret ediyor. Kuzey ay düğümü ve
tepe noktalarının kavuşumda olması zengin haberleşme sayesinde hedefin doğru
istikamete gideceğini belirtiyor. Oysa güney ay düğümü Venüs ve Plüton’un
bulunduğu 4.ev tarafında sırasıyla karşıt açı halinde bulunuyorlar. Bu tip bir kaza
riskinin daha önce de defalarca tekrarlandığını görüyoruz. Nitekim Nato’dan
ulaştırma bakanlığı tarafından özel izinle ortak kullanım hakkı alınan Diyarbakır
Askeri Havalimanının, ILS gibi gelişmiş havacılık haberleşme sistemlerinden
yoksun olduğu ve aslında iniş prosedürünün sisin de etkisiyle tam bir kör uçuşa
neden olup talihsiz kazanın gerçekleşmesinde rol oynadığını öğreniyoruz. İniş
sırasında yeterli donanım ve güvene sahip olamayan pilotların da kısa bir
kararsızlık hali yaşamalarını kara kutulardaki detaylı telsiz konuşmalarından
anlıyoruz. Üstelik kule görevlileri de haddinden fazla lakayıtlar. Diyarbakır kontrol kulesi ve kokpit arasındaki konuşmalarda çocuk sesi duyuluyor. Ciddi bir havacılık kontrol odasında personel dışında birilerinin bulunmaması gerekirdi.
Havacılık
fenomenlerinin birincil gezegeni Uranüs’ün hem Mars, hem de Satürn ile üçgen
açı halinde bulunması, bilgelikle inat arasında bocalayan pilotların asla risk
almaya fırsat bırakmayan çok kritik bir duruma gelebileceklerini işaret ediyor.
Uranüs haritanın hizmet alanında. Endişe ve mücadele kavramlarının hakemi gibi
her iki tarafa da hükmediyor durumda.
Kazanın oluş
nedeni hakkında bir de 4.harmonik haritasına bakmakta yarar görüyorum. Durum
haritasının 4.harmoniği bize temel çatışma alanını verebilecektir.
Kaza
haritasının 4.harmoniğinde görüldüğü üzere 12.evdeki Uranüs tüm olayı domine
etmektedir. Mars ile karşıt açısı yanında, Satürn ve Plüton ile de üçgen
açılara sahiptir. 4.Harmonik haritada çatışma alanını belirleyen Satürn
açılarına baktığımızda öngörülmeyen bir sorunun kazaya neden olabileceğini ve
bunun ölümle sonuçlanacağını söyleyebiliriz. Kaza sırasındaki patlama
sonrasında çıkan yangının büyüklüğü de Plüton ve Jüpiter’in arasındaki üçgen
açıyla tanımlanabilir.
Bu ikinci
havacılık kazası analiziyle de gördük ki Uranüs, kötücül gezegenlerle yaptığı
açılar, konum ve nitelik itibarıyla büyük rol oynayabilen bir gezegen ve riskli
açıları muntazam olarak takip edilmelidir.
Hedefim,
tarihimize mal olmuş bu tatsız havacılık kazalarındaki gezegen görünümlerini
belirli bir istatistiksel kurama oturtmak ve transit hareketlerinin getireceği
riskleri göz önüne sunabilmek.
Oytun Işlar
Yukardaki videoda TC-THG tescilli Konya uçağının Airex 2000 yılı fuarında çekilmiş görüntülerini izleyebilirsiniz. Uçak 1993 yılında THY envanterine katılmış olup, kazaya uğradığı sırada 9 yaşındaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder