27 Haziran 2012 Çarşamba

Hipnoz ile ilgili önemli açıklama...

Uzun zamandır bu konudaki bilgi birikimimi ve yanlış anlaşmaları bir kere daha sizlerle paylaşmak istedim. Danışanlarımın büyük bir kısmı "hipnoz" işlemini kontrolden çıkma ve kendini kayıtsız şartsız danışmanın eline bırakma gibi algılıyor ve bu işlemin kolaylıkla uygulanabilen bir oyun olduğunu farz ediyor...

Değerli okuyucularım, bir kere daha tekrarlama gereği duyuyorum ki hipnoz, psikiyatristlerin terapilerinde kullandığı ve filmlerde izlemeye alışmış olduğunuz "hipnoterapi" ile tamamiyle farklı bir çalışmadır. Hipnoz seansında danışan "uyutulmaz"... Anlayabileceğimiz dilde belirtirsek hipnoz, uykunun en hafif olduğu faza geçirilip, bilhassa danışmanın ilgili konuya atfen geliştirdiği metaforlarla bezeli bir konuşma yaparak danışanın ilgili konuda gidermek istediği bilinçdışı yönünü temizleme yöntemidir.

Hipnoz, sıkıntı ve baskı yaratan bir takıntının giderilmesi, olumsuz bir alışkanlıktan kurtulmak, obezite, alkolizm gibi ekstrem durumlara karşı bilinçdışı kodların değiştirilmesi gibi amaçlarla kullanılabilmektedir. Danışanın gidermek istediği olumsuz özelliği hipnoz seansına kadarki koçluk sürecinde giderilmez ise hipnoz yöntemine baş vurulabilmektedir. Kanser tedavisi gören hastaların ruhsal rahatlama seanslarında da hipnoz kullanılabilmektedir.

Bu nedenle, "haydi beni bir hipnoz yapsana" gibi yaklaşımlar hem konuya olan duyarlılığı hafife almakta, hem de bu söylemi sarf eden kişinin hipnoza karşı olan ön yargısı ve merakını olumsuz yönde etkilemektedir. Hipnoz karşılıklı etkileşimdir. Danışmanınızla birebir deneyimlediğiniz bir süreçtir. Hipnoz tek başına yapılmaz ve yaptırılmaz. Karşılıklı etkileşimle trans meydana gelmektedir. Ciddiyetle uygulandığı ve algılandığı sürece de şifasını görürsünüz...

1 Haziran 2012 Cuma

Azim ve Strateji

Japonya'nın Kyoto şehrinde bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış . Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuş.
Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş...
Hoca :
-Getir çocuğu, bir bakalım, demiş.
Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına...
Hoca çocuğu süzmüş ve...
-Tamam demiş...
-Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz.
Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve bu hareketi çalış demiş.
Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış...
Sonra hocasının yanına gitmiş. "Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz hocam ?" diye sormuş.
Hocanın cevabı :
Çalışmaya devam et olmuş...
2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş...
Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.
Hocanın yanına tekrar gitmiş :
-Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana başka hareket göstermeyecek misiniz ?
-Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz...
2 yıl ,3 yııl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.
Bir gün hocası yanına gelip. .."Hazır ol ! " demiş... "Seni ülkemizin en büyük turnuvasına yazdırdım.
Yarın maça çıkacaksın !"... Delikanlı şok olmuş...
Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var.
Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş ; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış...
Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken.. ikinci ve üçüncü maç...
Çeyrek, yarı final ve final...
Finalde delikanlının karşısına ülkenin son on yılın nağmalup şampiyonu çıkmış.
Tam bir yenilmez. Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş...
-Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele... Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tekbir hareket var...
Bu kadar bana yeter... Bari çıkıp ta rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim..
-Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş.
Yenilirsen de namusunla yenil.
Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış.Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak !...
Yenmiş rakibini ve şampiyon olmuş.
Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına kosmuş :
-Hocam nasıl oldu bu iş ?... Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım ?
-Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun.
O kadar çok çalıştın ki , artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç bir kimse yok.
Bu biiir,
-İkincisi de o hareketin tek bir karşı hareketi vardır...
Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.
 
Bunu anlatan Shicho Ishiguro San bir de şunu ekledi :
İnsanların eksiklikleri bazen , aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir ;
Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın...