Eğer beyin tek başına yaklaşık 100 milyar nöron içeriyorsa ve her nöron binlerce diğer nöron ile bağlantı kurabiliyorsa, sinir sistemimiz bir nöronun diğer bir nöron ile dolaylı olarak bağlantı kurduğu trilyonlarca sinaps içeriyor olmalı. Birbirleriyle bağlantılı nöronlardan oluşan bu çok karmaşık sistemi anlamak mümkün olmasa bile, sistem bazı yapı ve organizmalardan oluşmaktadır. Merkezi sinir sistemi beyin ve omurilikten oluşur. Çevresel sinir sistemi beyin ve omuriliğin; duyu organları, kaslar, salgı bezleri gibi vücutta geriye kalan her şey ile bağlantısını sağlar.
Beyin
Beyin sinir sisteminin en etkileyici kısmıdır. Vücudumuzdaki nöronların %90'ından fazlasını içerir. Beyin farkında olma ve mantık yürütmenin, öğrenme, bellek ve duyguların merkezidir. Ne yapacağımıza karar veren ve bu kararların doğru ya da yanlış olduğunu değerlendiren parçamızdır. Ayrıc, farklı bir şekilde davrandığımızda da sonucun ne olacağını tahmin eder. İnsan embriyosunda beyin şekil almaya başlar başlamaz, üç ayrı bölümden oluştuğunu görebiliriz; Arka beyin, orta beyin ve ön beyin.
Arka beyin, çok ilkel omurgalılarda bile bulunduğu için, beynin ilk evrimleşen bölümü olduğuna inanılmaktadır. Arka beynin omuriliğe en yakın olan kısmı medulladır. Yaklaşık 3,5-4 cm uzunluğunda dar bir yapıdır. Medulla nefes alıp verme, kalp atışı ve kan basıncı gibi işlevleri kontrol eder. Ayrıca medulla bedenden gelen birçok sinirin daha üst beyin bölgelerine geçmek için kullandığı alandır. Bedenin sol yarısından gelen aksonlar beynin sağ tarafına ya da sağdan gelenler sol tarafına geçerler.
Pons, medullanın üzerinde bulunur ve arka beynin beyincik adı verilen bölümünü beynin üst kısmına bağlar. Ponsda üretilen kimyassal maddeler uyku-uyanıklık döngüsünü sürdürmemize yardımcı olur. Beyinci iki yarımküreden oluşur ve çeşitli işlevleri yerine getirir. Özellikle denge ve ilgili refleksleri kontrol eder ve hareketlerin yeterli bir dizi içinde bir arada bulunmasını sağlamak için vücudun faaliyetlerini düzenler. Beyincik hasarı titremeler, denge kaybı ve koordinasyon bozukluğu gibi hareketlerde ciddi problemlere neden olur.
Pons ve beğinciğin üst kısmında, beyin sapı, orta beyni oluşturmak için genişler. Adından da anlaşılacağı gibi, orta beyin, beynin arka beyin ve ön beyin arasında bulunan orta kısmıdır. Orta beyin özellikle işitme ve görme için önemlidir. Ayrıca beyinde acı/ağrının kayıt edildiği birkaç bölgeden biridir.
Beyin sapı tarafından desteklenen, beyin sapı üzerinde tomurcuklanmış gibi duran ve kafatasına uymak için bükülmüş olan bölüm ön beyindir. Ön beynin merkezinde, az çok doğrudan beyin sapı üzerinde bulunan, iki yumurta şeklindeki yapı talamusu oluşturur. Talamus; koku dışında, tüm vücuttaki duyu alıcılarından gelen mesajı geçirir ya da iletir. Beynin bir bölümünden diğerine iletilen bu mesajların çoğu aynı zamanda talamustan geçer. Talamusta bulunan nöronların bazılarının beyin kabuğundaki merkezlerin faaliyetlerini düzenlemede önemli olduğu görülmektedir. Bazıları ise sinir sisteminin beyin ve omurilik dışında kalan bölümlerinin faaliyetlerini kontrol eder.
Talamusun altında bulunan küçük yapıya hipotalamus adı verilir. Ön beynin bu bölümünün, pek çok güdü üzerinde büyük etkisi vardır. Hipotalamusunu bölümleri, yeme, içme, cinsel davranışlar, uyku ve vücut ısısını kontrol eder. Hipotalamus ayrıca kızgınlık, dehşet ve hoşnutluk gibi duygusal davranışlar ile de doğrudan ilgilidir. Ayrıca, hipotalamusun, stres sırasında sinir sistemi faaliyetlerinin koordinasyonunun sağlanmasında ve düzenlenmesinde temel bir rol oynadığı görülmektedir.
Beyin sapı, talamus ve hipotalamusun üzerinde bulunan iki beyin yarımküresinin en dış yüzeyine beyin kabuğu adı verilir. Bunlar "beyin" dendiği zaman pek çok kişinin ilk aklına gelen yapılardır. Fakat gördüğümüz gibi, "beyin" gerçekte ön beyin, orta beyin ve arka beyinden oluşur. İki beyin yarımküresi kafatası içindeki boşluğun pek çoğunu kaplar. Beyin yarımküreleri sinir sisteminin en son evrimleşen kısmıdır ve insanlarda diğer hayvanlara göre daha fazla gelişmiştir. İnsan beyninin ağırlığının yaklaşık %80 ini oluştururlar ve merkezi sinir sistemindeki nöronların yaklaşık %70'ini içerirler. Eğer açılacak olurlarsa, 60-90 cm2'lik bir alan kaplarlar ve daktilo edilmiş bir sayfadaki bir büyük harfin kalınlığı kadar olabilirler. Kafatasına uymak için, beyin yarımküreleri girintili çıkıntılı kıvrımlar örüntüsü geliştirmiştir. Bu tepeler ve vadilere kıvrımlar adı verilir. Her bireyde bu kıvrımlar parmak izleri gibi benzersiz bir örüntü oluşturur.
Her iki beyin yarımküresi benzersiz bir görünüme sahip olmasına rağmen, beyin kabuğu üzerindeki bir dizi işaret genel işlev alanlarını belirlememizi sağlar. Beyin kabuğu, dikey bir "vadi" ya da "çatlak" ile yaklaşık olarak ön ve arka olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Bu bölen çizginin önündeki kortikar alanlar (motor alanlar) vücut hareketlerinin planlanması, birbirini izlemesi ve ortaya konması ile ilgilidir. Bu sınırın arkasındaki kortikar alanlar (duyusal alanlar) ise duyularımızdan gelen bilgilerin işlenmesi ve birleştirilmesi ile ilgilidir. Beyin yarımkürelerinin her biri dört büyük bölüme ya da loba ayrılmıştır. Birbirlerinden beyin kabuğu üzerindeki derin yarıklar ya da çatlaklar ile ayrılırlar. Bu lobların üçü her yarımkürenin öncelikle duyusal bilgiyi işleyen arka kısmında bulunur. Her beyin yarımküresinin kalan lobu ön kısımda bulunur ve öncelikle hareketlerimizin bütünleştirilmesi ile ilgilidir.
Anatomi dersine düşmüş olduğunuzu hissedebiliyorum. Ancak beyinsel fonksiyonlarımızın bilinç ve bilinçdışı sistemlerimize olan alakasından bahsetmeden konuların özüne dalmak istemiyorum.
İlerleyen bölümlerimizde, beynin ve merkezi sinir sisteminin algılarımız, zihinsel yönelimlerimiz ve davranışlarımızı nasıl manipüle ettiğinden bahsedeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder