Öncelikle Cumhuriyet'imizin 95.yılının hepimize kutlu olmasını diliyorum.
Astrolojide "Güneş Dönüşü" haritaları yardımıyla; kişilerin, kuruluşların, ilişkilerin ve süregelen tüm somut veya soyut fenomenin "doğum gününden" itibaren bir yıllık öngörülerini yapabilme fırsatına erişebiliyoruz. Güneş dönüşü haritaları, doğum gününde güneşin hangi derece ve dakikada bulunuyorsa, her yaş alınan yeni yılda, güneş yine aynı derece ve dakikadan geçerken çıkartılan anlık gökyüzü görünümüne denk düşmektedir.
Geçen yıl çıkarmış olduğun Türkiye Cumhuriyeti'nin 94.güneş dönüşü haritasında az-çok olasılıkları değerlendirmiştim. Bilhassa 24 Haziran seçimlerindeki olasılıklar oldukça barizdi ve ülkenin yönetim şekli değişmiş oldu. Gerçi açık olmak gerekirse 13 Temmuz ve 11 Ağustos güneş tutulmalarının izdüşümleri, nurtopu gibi bir ekonomik krizi ve niteliğini yönetenlerin bile tanımlayamadığı başkanlık sistemini hayatlarımıza katmış oldu. Birazdan detaylı olarak açıklamaya çalışacağım yeni güneş dönüşüyle birlikte bakalım ülkemizi neler bekliyor olacak; göreceğiz...
29 Ekim 1923 tarihinde saat 20:30'da Ankara'da ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti'nin Güneş'i Akrep burcunun 5.derecesinde ve 18.dakikasında bulunuyordu. Kuruluşundan 95 yıl sonra, güneşin kordinatları 28 Ekim 2018 tarihinde saat 10:08'de Ankara'da aynı derece ve dakikada olacak. Tam bu anı hesaplayıp çıkardığım güneş dönüşü haritası oldukça ilginç bir konum arz ediyor.
T.C. kurulum haritasını da altta bilgilerinize sunuyorum. Aradaki benzerlik gerçekten şaşırtıcı. Çünkü 95.güneş dönüşü haritası kurulum haritasıyla yakın benzerlikler öne sürüyor.
Alttaki haritalardan ilki Türkiye Cumhuriyeti kurulum anında çıkarılan haritadır. İkincisi ise, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulumundan bu yana ilerletilmiş doğum haritasıdır. Yani doğum haritası sabit kalmak üzere, geçirdiğimiz her evrede bu doğum haritasının evrim geçirmesiyle meydana gelen güncel haritadır. Aylık öngörüleri bu ilerletişmiş doğum haritası üzerinden verdiğimi de hatırlatmak isterim.
Gerek kurulum, gerekse güneş dönüşü haritasında yükselen burç Yengeç, Ay ise İkizler burcunun son derecelerindedir. Jüpiter'in de yine Akrep burcunun son derecelerinde ve aynı alanda ilerlediğini hatırlatmak istiyorum.
Yükselen burç yöneticisinin Ay olduğu hesaba katılırsa, Ayın maruz kaldığı tüm fenomenlerin dinamik değişimlere neden olacağını söylemek gerekiyor. Üstelik 7 Kasım'dan itibaren Ay düğümlerinin Yengeç-Oğlak aksına geçmesi nedeniyle yaklaşık 1,5 yıl tutulmalar bu aksta gerçekleşecektir. Dolayısıyla kadersel değişiklikler, mecburi sonlanmalar ve başlangıçlar da yeni güneş dönüşünde etkin rol oynayacaktır.
Güneş dönüşü haritası çıkardığımız bir ülke haritası olduğu için "Mundane (Politik/dünya) Astrolojisi" detaylarından yola çıkarak öngörüler oluşturacağım.
Mundane Astrolojisi'nde 1.ev ülkeye karşılık gelir ve insanları, kitleleri, milletin bakış açısını, halkın tavrını, gücünü, ulusal özelliklerini ve alışkanlıklarını temsil eder. Bununla birlikte, bir bütün olarak ulus ya da grubu temsil eder. Endişeleri ve iç işlerini, genel şartları, vatandaşların sağlığını, görüşlerini, kamu bilincini ve kitlelerin psikolojisini de gösterir. Ödeme gücünü, vergi ve refahı içerir. Ay ise halkın davranış biçimini betimler. Ay, hem yükselen yöneticisi olduğu için halkın tavırları bu bir yıllık döngüde önemli rol oynayacaktır. Oysa ne yazık ki Ay, haritanın 12.evinde ve İkizler burcunun anaretik derecesine denk düşmektedir. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulum anındaki gibi...
Dolayısıyla halk güvensiz, her duyduğuna inanan, yanlış yönlenmeye ve yönlendirilmeye yatkın bir tavırda bulunmaktadır. Ay'ın tepe noktasındaki Chiron ile partil kare açısı ve Akrep burcundaki Merkür-Jüpiter ile yod açıları ise sıkışmışlık, derdini ifade edememe, klasik bir kemer sıkma politikası ve sahip olduğu kısmet ve bereketi kullanamama durumunu ifade etmektedir. Ay, dispozitörü Merkür ile 150'lik görünümü, haklıyken haksız hale düşmeyi, istismar edilip tepki verememeyi, doğru fikir ve tepkilerin bile yerine ulaşamayacağını göstermektedir. Farklı burçlardan yakın üçgen açı görünümlerinin "ucundan dönmek" ile özdeşleşeceğini ve herhangi bir olumlu akış veremeyeceğini de ifade etmem gerekiyor.
Kendi adıma görebildiğim en net yapı, vatan, millet, sakarya ve ağdalı bir milliyetçilik güdümüyle gerçeklerin saklanacağı, yönetenlerin kendi nefsini düşünüp top çevirmeye devam edeceği bir yıl olacağıdır. Üstelik Yengeç-Oğlak aksında süregelecek Güneş ve Ay tutulmaları nedeniyle halk psikolojisinin sürekli değişkenlik arz edeceği, sanki 1923 yılındaki başlangıç gibi, herşeye sıfırdan başlanacak enerjilerin ve 95 yıl boyunca yaşanan politik çalkantı ve dengesizliklerin bu yıl da etkin olacağını görmek gerekiyor. Ayrıca tutulmaların öncü burçlarda oluşacağından ötürü ortaya çıkacak olayların çarpıcı, vurucu ve yüksek etkili olması muhtemel gözüküyor.
Şimdi de kronolojik olarak, olası olay ve gelişmeleri aktarmaya çalışacağım.
29 Ekim - 22 Kasım arasında büyük başlangıçların olacağı bir dönem olacaktır. Çocuklarla ilgili konular, eğlence parkları, sinema, tiyatro, sanat, eğlence yerleri, spor ve eğlenceye karşılık gelen tüm konularda yeni kanunlar veya yönetmelikler çıkartılabilir. Ancak burada halkın menfaatleri değil, belirli kitlelerin amaçları doğrultusunda hareket edilecektir. Piyango, şans oyunları, spekülatif konular ve borsa spekülasyonu aracılığıyla ekonomiye nefes aldırmak için bazı yenilikler ortaya çıkabilir. Eğlence ve sosyal ortamdan birilerinin kaybı gündeme gelebileceği gibi tanınmış ve topluma mal edilmiş ünlülerin gizli ilişkileri de ortaya dökülebilir. Gösteri dünyasında şoklar gündeme gelebilir.
Konsolosluk ve büyükelçiliklerle ilgili tatsız haberler alabiliriz. Örneğin Kaşıkçı vakası ile ilgili Türkiye Cumhuriyeti hakkı olmayacak şekilde bedel ödeyebilir.
Hükümet, önündeki dönem için yeni ama gerçekleştirilmesinin zor olacabileceği projeler ortaya koyabilir. Bu başlangıçların ve fikirlerin birilerine zarar vereceği ve bilhassa halkın ekonomik durumuna olumsuz etki sunacağı da gayet açık gözükmektedir. Kapitalist uygulama ve kurallar tam gaz devam edecektir.
Ayrıca bu dönemde hükümet üyesi veya ittifakı oluşturan taraflardan birinden skandal haberleri gündeme gelse de, örtbas edilmesi veya sansasyondan uzak tutulması söz konusu olabilir. 18-19 Kasım tarihleri bu tip olaylar için kritik bir dönem olacaktır. Rezaletlerin saklanması, halkın tepki düzeyini aşağı çekmek, inanılmaz vakaların sanki olağan fenomenlermiş gibi kabul ettirilmesi mümkün gözüküyor.
25 Aralık tarihinde, ordu, deniz kuvvetleri, polis ve sivil toplum hizmetleri, askerde olanlar gibi ödeme için çalışan emekçi sınıfları ve gönüllülere karşılık gelen bir konuda yapılanma, halkın menfaatlerine ters düşen bir durum ortaya çıkabilir.
İstihdam, işsizlik ve ücret koşulları ile ilgili kısıtlanmalar, sendikalar ve emek örgütlerinin ortaya çıkıp çabalarını göstermeleri beklenebilir. Askerlikle ilgili tüm konularda ve ulusal savunma alanlarında yeni kurallar ortaya çıkabilir. Süregelen ekonomik kriz nedeniyle hizmet kuruluşlarında kısıtlama ve küçülmeye gidilebilir. Halk sağlığı, sağlık hizmetleri ve sağlık çalışanlarında kısıtlamalar, ilaç sanayinde sıkıntılar meydana gelebilir. Yiyecek ve içecek alanında zam veya kıtlık yaşanması olasıdır. Muhafazakar baskı veya mahalle baskısı olarak adlandırılan toplumsal bir ayrışma durumu oluşabilir. Maden kazası, deprem veya ulusal anlamda kamuoyunu zora sokacak bir felaket meydana gelebilir.
6 - 8 Ocak 2019 tarihi ve civarında, dış ilişkiler, uluslararası anlaşmazlıklar, savaş ve barış, anlaşmalar, ittifaklar, ateşkesler veya anlaşmazlıklar gündeme gelecektir. Suriye ve Irak başta olmak üzere, sınır komşularla olan ilişkilerde yeni bir boyuta ulaşılabilinir. Yeni ticari partnerlikler oluşturulabilinir. Suriye'deki rejim ile muhalifler arasında anlaşma yapılabilinir. Ülkeye kast eden gizli örgüt veya liderlerin kaybı beklenebilir.
Aynı süreçle birlikte başlayacak olan tutulma mevsimi sayesinde, işaret ettiğim konularda kalıcı dönüşümler de meydana gelmesi beklenebilir. Ağır ve baskın bir sürecin başlangıcı diyebilirim. 6 Ocak'ta Oğlak burcundaki Güneş tutulması böyle bir ağır sürecin başlangıcı olacaktır. Çığ felaketleri meydana gelebilir.
21 Ocak'tan itibaren ülkemizin daha önce deneyimlediği bir toplumsal uzlaşmasızlık dönemi de başlayacaktır. Burada önemli olan, geçmişte deneyimlenmiş ve belki de birebir aynı toplumsal neticeleri veren konularda farkındalıkların geliştirilmesi ve alışageldik çözüm yöntemleriyle sorunun giderilmesidir. Zira ekonomik tabanlı bir kriz sürecinin tekrarlanacağını söyleyebilirim. 10 Mayıs 2017'den itibaren başlayan sürecin değerlenebileceği ve özeleştiri yapılacağı bir tarih olacaktır. "Kandırıldık, aldatıldık, yanlış yönlendirildik" nidalarının tekrarlanabileceğini hatırlatmak isterim.
8-9 Şubat 2019 tarihlerinde; Yabancı hisse senedi ve tahvili, borsa, vergi, ulusal borç, faiz oranları, miras ve sermaye kazançları kuralları mecburi olarak yeniden şekillenecektir. Sigorta şirketleri, sosyal sigorta kurumlarında maddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Sigorta şirketlerinde konkordato haberlerini daha fazla duyabiliriz. Milli yatırımlar ve dondurulmuş varlıklardan kamu gelir ve kazanma gücünü devletin ele alması, millileştirme adı altında devlet kurumlarının içinin boşaltılması veya yabancılara satılması gibi sansasyonel haberler alabiliriz. Yabancı ülkelerden gelebilecek ambargoların gündeme gelmesi mümkündür. Bu tarihlerde sıradışı bir ayaklanma, toplum örgütlerinin dayanışma hareketleri veya benzer fenomenler ortaya çıkabilir. Ne yazık ki bu tarihte toplu bir ölüm vakası meydana gelebilir ve halk infialine sebep olabilir. Bu olaylarda gizli servisler, haberalma teşkilatları ve derin devlet gücünün etkisi olabilir. Ağır bir havacılık hadisesi meydana gelebilir. Ayrıca kış şartlarının ağırlaşacağını de söyleyebilirim.
20 Mart 2019 tarihine kadar ağır bir dönem kaydedilecektir. Fedakarlıkla, duygusal istismar ile, kemer sıkma politikası ve hamaset nutuklarıyle geçebilecek bu süreçte bir gerileme süreci oluşabilir. Dolayısıyla kış mevsiminin ikinci yarısında yüz güldürebilecek bir neden olabileceğini düşünmüyorum. Mevcut yönetimlerin alternatifinin olamayacağı ve sorunların çaresinin tekil bir yönetimle çözülebileceği etkisi halk kitlelerine empoze edilecektir.
20-21 Mart tarihi birilerinin bedel ödemesi gereken, önemli bir tarih olabilir. Birilerinin sorumluluğu alması, hükümetin veya yönetimlerin halkın zararını karşılayabilecek şekilde karar alması beklenebilir. Burada karşılıklı fayda sağlanması söz konusu olacaktır.
31 Mart yerel yönetimler seçimlerinden mevcut yönetim veya ittifaklar kazançlı olarak çıkacaklardır.
21-22 Nisan tarihlerinde ağır bir ekonomik buhran beklenebilir. Cumhurbaşkanı ve hükümet böyle bir ağır yükün altından kalkamayabilir. 24 Haziran 2018'de tohumu atılan durumun bir daha tekrarlanmamak üzere ortadan kalkması gündeme gelebilir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi çatırdayabilir ve bunun nedeni ekonomik temelli olması beklenebilir. Bu süreçte ünlü ve halka malolmuş bir kadın karakterin kaybı gündeme gelebilir. Eğitim ve haberleşme alanında halkın menfaatine geliştirilen bir sistem devreye alınabilir.
17-18 Haziran tarihlerinde genel af çıkabilir. Halkın psikolojik bozuklukları ya da kamu yararına karşı çalışma koşullarına karşılık gelen olaylar zinciri bu tarihlerde gündeme gelebilir. Gizli kalmış komplo teorileri aydınlatılabilir. Süikastler ve terör olaylarında artışlar gözlemlenebilir. Gezi olayları gibi bir fenomenle karşılaşma durumu mümkündür. İşsizlik ve suç oranlarında artışlar gözlemlenebilir. Büyük baş hayvanlarda hastalık salgınlarında artışlar gözlemlenebilir. Su sıkıntısı, ülkenin su kaynaklarında kirlenme haberleri beklenebilir.
21 Haziran - 23 Temmuz arasındaki Ay ve Güneş tutulmaları çok belirleyici etkiler meydana getirecektir. Güvenlik ve milli menfaatler birincil uzlaşı meseleleri olacaktır. Devletin daha kapsayıcı ve korumacı olacağı, ekonomik ve toplumsal eşitliğin koşullar oluşturulmaya çalışılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin fabrika ayarlarına dönmesinden bir kere daha bahsetmek durumundayım. Geçen yıl 24 Haziran seçimlerinden önce aynı terimi kullanmıştım. Ancak tam seçim günü oluşan astrolojik görünümlerden ötürü bu tezim yarım kalmış oldu.
2 Temmuz'daki Güneş tutulması ve 16 Temmuz'daki Ay tutulması 2019 yılının en can alıcı kırılma noktalarına ve "öze dönüş" kurallarının yeniden yazılmasına neden olacaktır. Yengeç burcu anneliği ve besleyip büyütmeyi temsil eden kavramları temsil ettiğinden dolayı kadınların bu dönüşümde rolü daha fazla olacaktır. Belki yeni kadın liderler ortaya çıkacaktır.
23 Temmuz'da geçmişte kapısı açılmış bir ekonomik meselede sona erişilebilir. Mesela İş Bankası'na kayyum atanması, Hakan Atilla davasının sonuca ulaşması gibi ekonomi ve para yönetimi gibi konularda bir netice beklenebilir.
23 Temmuz - 24 Ekim 2019 arasında can alıcı bir mesele görünmemektedir. Bu süreçteki yeniay ve dolunayların kuracağı etkiler üzerinden kısa vadeli toplumsal meseleler oluşup sonlanabilecektir.
95.yaşında Cumhuriyetimizi zor bir süreç beklemektedir. Sağduyu ve ortak fikir üzerinde dayanışma sayesinde krizlerden sağlam çıkabileceğimiz konusunda umutluyum. Beklenmedik olaylar karşısında önleyici ve hızlı aksiyon alıcı bir bakış açısı belirlemek zorundayız.
Milli birlik, beraberlik, vatanseverlik ve ortak yaşama dürtüsü ile hareket etmemizin, refah ve aydınlanma sürecine birlikte ilerlememizin icap ettiği bir güneş dönüşü diliyorum ülkeme...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder