Bazen haddinden fazla içe dönüp, hayatı çok fazla dramatize edip uyumayı beklerken en kötü senaryoları zihnimize getirip, ne kadar devam edeceği belirsiz hayatlarımızı daha da zindana çeviriyoruz. Üç aşağı beş yukarı durum çoğumuz için aynı sevgili dostlar...
Son yıllarda bilgisi olan olmayan her yakınımızın "pozitif düşün, pozitif olsun" gibisinden yaklaşımlarla sizlere kendine göre telkinlerle yaklaştığına eminim. Hayatlarında az da olsa belirli birikim veya deneyimlerle yol alan kişilerin, türlü egolarının desteğiyle yanı başındakilere "yaşam koçluğu" yaptığını, ancak kendi hayatında var olan açmazları ve olumsuzlukları aşabilmede başarısız olduklarını gözlemliyor olmalısınız...
Son on yıldır yaygınlaşan ve daha çok yabancı kökenli yayınlarla toplumumuza bulaşan türlü kişisel gelişim kitaplarını okuyarak bireylerin pozitif düşünce ile dolduğunu ve hayatlarını çiçek-böcek çocukları gibi şenlendirdiğini düşünmüyorum. Kaldı ki pozitif düşünmekle pozitif olunmaz, zira düşünmek bilincimizin faaliyetidir. Bilinç anlık faaliyettir, alışkanlığa neden olan sonuçları bizlere sunamaz. Bireylerin pozitif düşünceye veya pozitif enerjiye sahip olmaları alışkanlık ve disiplin durumudur. Bunu da bilinç dışı bireye sağlar. Bilinçsel komutlar değil... Bu nedenle ilk tavsiyem, enerjinizin ve moralinizin en düşük hallerde olsanız bile, çevresel faktörlerin sizlere komut vermesine müsaade etmemeniz. Komut sizde olduğu takdirde sonuca ulaşabilirsiniz. Olumsuz veya negatif enerji ile dolu olmanız bile size özgüdür. Dünyanın en mutlu olan insanları bile zaman zaman bu keyifsiz anlara sahip olurlar. Sırf size ait değildir yani...dolayısıyla sahte koçlarınızın sizlere hükmetmesini veya kendi pozitif (!) yargılarıyla sizi yönlendirmelerine izin vermeyiniz.
Fark ettiyseniz, "yargı" kelimesinin üzerinde fazla durmaya çalışıyorum. Zira, insan evladı, ne yazık ki karşısındakini dinlemez, dinlediğini sanır ve hemen kendinden veya üçüncü şahıslardan örneklerle sizi iyi hissettirdiği aldatmacasına düşebilir. Hayatı şekillendiren, değer yargıları edinen, insani tüm özelliklerinin kendine ait olduğu ve benzersiz bir yaratık olduğunu bilmesi gereken bireyin kendisidir. Hayatının dümenini de sıkı sıkıya tutup yolunu belirleyecek te kendisidir. Kendi değer yargılarını bir tarafa bırakıp, en azından karşısındaki kişinin anlatmak istediğini onun hayatını yaşıyormuşçasına göz önünde tutan kişi koçtur işte...Burada karşımıza "empatik dinleme" durumu çıkıyor.
Nereye gideceğini bilemeyen ve kendine has açmazları olduğunu düşünen bireyi, öncelikle olmasını istediği yere taşıma misyonu yüklenmiş bir koç, empatik dinlemeyle ve doğru sorularıyla "bilinç dışı" tıkanıklığın kaynağını bulur. Bireyin ilerlemesine engel olan psikolojik ve zihinsel tüm etkenler bilinç dışı düzeyde bulunmaktadır. Birikimlerle, alışkanlıklarla ve öğrenilmiş çaresizliklerle dolu bir zihin, bilinç dışı temizlikle çözülebilir.
Korkular, fobiler, ertelemeler, üşengeçlikler, öğrenilmiş çaresizlikler (sigara ve benzer alışkanlıklar, obezite ve zararlı beslenme alışkanlıkları) ne kadar birey tarafından üzerine gidilse de kolayca çözülmediğini gözlemlemiş olmalısınız. Zira, tüm bu saydıklarımın bünyemizle bir zaman sonra eş zamanlı hareket etmesi bilinç dışı faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır.
Tatsız alışkanlıklara dönüştürdüğümüz ve bizi ilerleme güdüsünden mahrum bırakan bu alışkanlık ve davranışları eşiniz dostunuzla çözebileceğinizi düşünüyor musunuz şimdi?
Tekrarlayacak olursak, bir koçun özellikleri;
- Öncelikle kendi bilinç dışı temizliğini becerebilmiş veya hali hazırda buna çalışıyor olmalıdır
- Empatik dinleme alışkanlığını edinmiş olmalıdır
- Kendi değer yargılarını ve egosunu kendine saklayan ve iletişimde olduğu bireyi bu kişisel yargılarından uzak ve izole tutmalıdır
- Doğru ve akıllı sorularla bireyin gerçekte aşması gereken engelleri anlayıp bilinç dışı tıkanıklığını keşfetmelidir
- Öğrenilmiş çaresizlikler kavramlarını iyi anlayıp bunları yine bilinç dışı çalışmalarla temizleyebilecek NLP veya Hipnoz tekniklerine haiz olmalıdır
- Kendisine danışan birey veya kurumun değişim ve gelişim sürecini sabırla takip edip geri dönüşler almalıdır. Gerekiyorsa süreçteki adımları tekrarlamalıdır.
Çok hızlı yaşadığımız ve kolay tükettiğimiz hayatlarımızda hepimizin doğru yaşam koçlarına ihtiyacımız var ve bu bilgilerle yalnız olmadığınızı hatırlatmak isterim...