Tam 20 yıldır kutlanan ve uluslararası bir organizasyonun eseri olan bu özel günde, ruh sağlığının korunması üzerine bir yazı yazmanın doğru olacağını düşündüm
....
Her geçen gün kirlenen ve üzerinde yaşayan insanların yaşam kalitesinin düşmesine neden olan dünya düzeni, gerek ülkemizde, gerekse dünyanın gelişmemiş bölgelerinde sırf insan neslinin değil, bütün canlı türlerinin bozulmasına, mutasyon geçirmesine ve hatta yaşamlarını kaybetmelerine neden olmaktadır.
İnsan nesli, yapısı gereği, çevresel faktörlerden kolay etkilenmekte, bedensel sağlığının korunması bir yana ruhsal bütünlüğünün ve sağlığının da daimi olmasını sağlamakla yükümlüdür.
Sanayi devrimi sonrasında kalabalıklaşan şehirlerde mekanik yoğunluğun getirdiği çevre kirliliği, gürültü, taşıt kazaları, cinsel ve maddi suçlar, uyuşturucu alışkanlığı, dengesiz ve yetersiz beslenme gibi etkenler neticesinde ruh bozuklukları ve sıkıntılar meydana gelmektedir. Doğuştan gelen bu tür rahatsızlıkların yüzdeleri, sonradan olma rahatsızlıkların yanında çok daha küçük yüzdeleri kapsamaktadır.
Nüfusu milyonlarla ifade edilen bir metropolde stres, heyecan ve endişe gibi ruhsal sıkıntıları yaşamamak mümkün müdür? Zira ruh sağlığının dengesini yitirmede çevresel faktörlerin etken olduğundan bahsetmiştik. Çileden çıkartan bir trafikte, birey ulaşmak istediği noktaya ya geç kalma endişesi taşımaktadır, ya da sağ salim kazasız belasız ulaşabilme heyecanı ile doludur. Asayiş ile ilgili sıkıntılar ve kendi kontrolü dışında gerçekleşme ihtimali olan eylemler de bireyi ruhsal yönden baskı altın alan ve tekrarlanması durumunda türlü ruh sağlığı dengesizliklerine itebilmektedir...
Bütün bu koşulların olmadığı bir durumda, kişi belki kendi yakın çevresinin başına gelenlerden bile etkilenebilmekte, endişe ve agresyonu kişiselleştirebilmektedir. İkili özel ilişkilerin de neden olabildiği aşk, intikam, nefret ve iletişim bozukluklarının birikimi de ruh sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Görüldüğü üzere çoğumuz, yukarıda belirttiğim etkenlerden bir veya birden fazlasına sahip olma durumu taşımaktayız. Ruh sağlığımızı korumak için türlü kalkanlar oluşturmakta, egolarımızı ön plana çıkarmakta, temkinli davranış yapısı geliştirmekte ve tüm bu olumsuz etkenleri hayatlarımızdan çıkarmakla çözüm bulacağımızı sanıyoruz.
Oysa ne teknolojinin nimetlerini hayatımızdan atmakla, ne kişisel ilişkilerimizi kalkanlar örerek korumakla ne de toplumu veya ilişkide olduklarımızı değiştirmeye uğraşmakla ruh sağlığımızı koruyabiliriz. Burada sıkıntıyı uzaklaştırmak için iki temel çare vardır.
- Kabullenmek
- Kendimizi değiştirmek
Çoğalarak düzen haline gelen karmaşa ve endişe nedenlerini değiştirmek bizlerin elinde değildir. Ne televizyondaki olumsuz haberleri izlememeyi seçip güncel dünya ve toplum haberlerinden uzak kalabilirsiniz, ne de size olumsuz davranışlar ve ruh haline neden oluşturacak insanları hizaya sokup değiştirme yeteneğine sahip olabilirsiniz. Nüfusu milyonlarla ifade edilen bir şehirde yaşıyorsanız, bu kadar nüfusun neden olabileceği trafiği yok etme özgürlüğünüz olabilir mi? Asayişin sağlanmakta zorlanıldığı kalabalık toplumda, bir gün size de maddi veya manevi zararlar verebilecek bir suç ihtimalini yok edebilecek değişime neden olabilir misiniz? Çocuğunuzun her sabah sağ salim evden çıkıp, aynı şekilde okuldan dönmesini endişeyle ve olumsuz senaryoları kafanızda sıralayarak geçirmek yerine, tüm olumsuzluklarla günün birinde karşılaşabilme ihtimalinizin olduğunu kabullenmekten başka bir çareniz yoktur. Derenin suyunu ters istikamette akıtabilir misiniz ayrıca?...
Bir başka seçiminiz de, olumsuzluklara karşı geliştirilen endişe ve hezeyanların ruh sağlığınızı tehdit etmesine mani olmak üzere kendinizi değiştirme yoluna gitmenizdir. Olayları ve kişileri değiştiremezseniz kendinizi değiştireceksiniz. Bugüne kadar alışılagelmiş tüm tıkanıklıkları kendinizi değiştirerek çözümleyebilirsiniz ki bu kabullenmekten daha olumlu bir bakış açısıdır. Bu değişim sizi özgürleştirirken, ruhunuzun daimi olarak sağlığını da kalıcı hale getirir.
Daha önceki makalelerde, kendinizi değiştirme gücünün bilinç dışınızdaki kodlarda mevcut olduğunu, sizi mutsuzluğa iten etkenlerin bu kodları çözecek ve uygun halde programlayacak yöntemlerin de varlığından bahsetmiştim. Korkuların veya fobilerin giderilmesi, endişelerin sindirilmesi, öfke kontrolü ve bakış açılarının alternatifleri olduğunun bilincine varılması gibi tüm olumsuz etkenleri değiştirebilme şansına sahip bir varlık olduğumuzu unutmamamız gerektiğini düşünüyorum.
Herhangi bir sebeple engelli hale gelen insanların, mevcut engellerini kabullenip, yaşadıkları ortama adapte olup, kendilerini değiştirip geliştirdiğini ve bedensel engele sahip insanların bile başaramadığı konularda nasıl üstün hale geldiklerini gözlemleyin.
Ruh sağlığınızın kalıcılığı için kendinizi istediğiniz yönde ve nitelikte değiştirme olanağına sahip olduğunuzu da unutmamanızı hatırlatır, ruhsal ve bedensel bütünlüğünüzü koruyabildiğiniz hayatları yaşamanızı dilerim...